Kalahari

Kalahari
Kalahari Augrabies Extreme Maraton-2014

12 Şubat 2015 Perşembe

İLK MARATON

         
Maraton koşan herkesin bir ilk maraton hikayesi vardır. Bende ilk maraton hikayemi kaleme almak istedim. Aslına bakarsanız her yarışın bir anısı vardır. Ama ilkler hep özeldir. Öğrenciyken maraton koşmayı çok istiyordum ama antrenörüm “Maraton koşmak için yaşımın genç olduğunu maraton için biraz beklemem gerektiğini “ düşünüyordu. İlk maratonumu koşmak için 2004 yılını beklemem gerekti. İlk maratonumu koşarken İzmir’de çalışıyordum. Asıl hedefim Silahlı Kuvvetler takımına girmekti. Ama maraton koşmaya karar vermiştim. Antrenörüm Doğan DEMİRHAN’da Harp Okulundaki antrenörüm Şükrü KARABACAK gibi beklememi söyledi. İstanbul Maratonu’na 15 km koşmaya gittim. Doğan Hoca benim maraton koşma istediğimi bildiği için “Eğer maraton koşmaya karar verirsen ne olursa olsun mutlaka bitir” dedi. Son antrenmanı maraton koşmamam için sert yaptırdı. 10 dakika arayla bir tane 5000 (16:11) bir tane de 3000 (9:29) koşturdu.

Cuma günü iş çıkışı otobüse bindim ve İstanbul’a doğru harekete geçtim. İstanbul’a gidiş amaçlarımdan biri de arkadaşımın düğününe katılmaktı. Cumartesi akşamı arkadaşımın düğünü gittim. Nasıl olsa 15 km koşacağım diye hareket ediyordum. Eve vardığımda saat gecenin 1’iydi. Sabah 6 gibi kalktım ve köprünün yolunu tuttum. Göğüs numaramı Mehmet Gündem almıştı. Bana çift kayıt yaptırmış. Hem maratona hem de 15 km’ye. “Mahmut sana maraton için elit atlet göğüs numarası aldım.” dedi. Bende Mehmet abiye “O zaman senin için maraton koşayım” dedim. Mehmet abi bana “Bayan atletlerin ön grubunda gitmemi, yarışın başında atak yapıp tempoyu artıracaklarını ama atağa cevap vermemi onlarla koşmaya devam etmemi ve sonrasında kendini iyi hissetsen bile tempoyla fazla oynamamamı “ söyledi.

Yarış başlar başlamaz bayanların ön grubundaki yerimi aldım. Onların temposunda koştum. Bayanlar İlk 5 km’yi benim plandığım gibi koştular. İkinci 5 km’ye başladığımızda tempoyu arttırdılar. Rahat olduğum için onların temposuna uydum. 10 km’ye geldiğimizde ikinci 5 km’yi 16:41’de geçtiğimizi gördüm. Sonrasında içimden sizin yolunuz açık olsun deyip kendi tempoma döndüm. Çünkü daha önümde 32 km’lik uzun bir mesafe vardı. Kısa bir süre tempomu ayarladım ve planladığım tempoda koşmaya başladım. 1-2 km sonra yarışı bayanlar kategorisinde 2’ncilikle bitiren Rus bir bayan atlet yanıma geldi. Tempo hoşuna gitmişti. Arkamda koşmaya başladı. Bir süre sonra bu durum beni rahatsız etti. Yanımda koşmazsa tempoyu artıracağımı söyledim. Yanıma geldi 21 km’ye kadar birlikte koştuk. 21’inci km’ye geldiğimizde ayakkabı tabanım ince olmasından dolayı bileklerim ağrımaya başladı. Tempomu düşürdüm. Biraz koştuktan sonra ağrım azalmaya başladı ve sona erdi. Tekrar normal tempoma döndüm. 30’uncu km’ye kadar tek başıma koştum.


30’uncu km’de yarış hakemlerinden biri 23’üncü olduğu söyledi. Benim önümde 5 kişilik bir grup vardı. Eğer grubu yakalarsam ilk 20’ye girip para ödülü alacaktım. Kendimi çok rahat hissediyordum. Yarıştan önce konuştuklarım ‘maraton 30’uncu km’de başlar’ demişti. 30’uncu km’ye gelmiştim ve kendimi çok rahat hissediyordum. Mehmet abinin tavsiyesine uymayıp tempomu arttırdım. 35’inci km’de grubu yakaladım. Derece 2 saat 11 dakika civarlarındaydı. Düşündüğümden iyi koşuyordum. Ama kendimi iyi hissetmiyordum. Ters giden bir şeyler vardı. Ayağıma kramp girmeye başladı. Artık acı çekiyordum. Ama bir şekilde bu yarışı bitirmem gerekiyordu. Çünkü antrenörüm Dogan Hoca ’ İlk maraton çok önemli en olursa olsun bitir’ demişti. Her 2,5 km’de su veya elma veriyorlardı. Artık su ve elma için koşmaya başladım. Su içip veya elma yiyince vücut biraz toparlıyor 1 km rahat koşuyordum sonra tekrar kramplar girmeye başlıyordu.
Karaköy’e ulaştığımda sıkma portakal suyu satan bir satıcı gördüm. Abi bir bardak portakal suyu versene dedim. Satıcı tam portakal suyunu dolduruyordu ki’ Sen koşucusun üzerinde para yok ‘ deyip portakal suyunu vermedi. Abi söz yarış bitince paranı getireceğim dememe rağmen vermedi.
Koşmaya devam ettim. Artık İnönü stadını görmeye başlamıştım. 15 km koşanların destekleriyle koşarak bitiş noktasını geçtim. Derece 2:48:50’i gösteriyordu. İlk maraton için güzel bir dereceydi. Ama biraz akıllı koşaydım. 2:35-2:40 arası bir derece koşabilirdim. İşin ilginç yanı 35’inci km’den sonra 7-8 kişiye geçildim. Ve yarışı 24’uncu bitirdim. Tempomu arttırmadan devam etsem belki bulunduğum konumu koruyabilecektim. Hem iyi bir derece koşmuş olacaktım hem de ilk 20’ye girecektim. İlk 20’ye girme hırsı ile son 7 km’de çok büyük sıkıntılar yaşadım. Ama her şeye rağmen ilk maratonumu bitirmeyi başardım.
Yarışı bitirdiğimde çekmiş olduğum acıyı kelimelerle ifade edemem. Ama o gün orada pes etmiş olsaydım belki sonra koşacağım yarışlarda bu yarışın vermiş olduğu olumsuz etkiyi hep hissedecektim. Maraton koşmak aynı zamanda mental bir savaş. Bu savaşı kazanmak sizin elinizde.
İlk maratonunu koşacaklara en büyük tavsiyem “ unutmayın ki yolunuz uzun ve yarışın başında her zaman kendinizi iyi hissedersiniz ve normal temponuzun üzerinde koşmak istersiniz. Ama kesin olan bir şey var ki başlar da normal temponuzdan 5 saniye bile daha hızlı koşarsanız 30’uncu km’den sonra bu size minimum eksi 30 saniye olarak döneceğini unutmayın". Son iki İstanbul Maratonu’nda ve Runtalya Maratonu’nda pacerlık yaptım. Bu tezimi tempo verdiğim arkadaşlara ispatladım. Çoğu düşündüklerinden daha az acı çekerek en iyi maraton derecelerini koştular.

İlk maratonunu koşacak herkese bol şans diliyorum.

ASLA İLK MARATONUNUZU TERK ETMEYİN. NE OLURSA OLSUN BİTİRİN.